Bir Bakışta İzinli Pazarlama

Elektronik ticarete ilişkin bilgi verme hizmeti sunanlara yönelik yükümlülükler getiren Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'na göre, ticari elektronik iletiler, alıcılara önceden onayları, izinleri alınmak şartıyla gönderiliyor.  Tasarı, hizmet alanların satın alacağı ürün veya servis hakkında bilgi sahibi olmalarını, yanlış bilgi aktarımının da engellenmesini ve tüketici haklarının korunmasını amaçlıyor. Ayrıca istenmeyen elektronik postalarla ilgili düzenlemeleri de kapsıyor. 

Dernek olarak sektörümüzdeki hizmet standartlarının iyileştirecek, vatandaşların daha bilinçli hizmet almasını sağlayacak tüm yasal düzenlemelerin her zaman yanında yer almaktayız. Ancak bununla birlikte yasal düzenlemelerin sektörümüzün doğası gereği var olan dinamikleri ve ticari yaşamın akışını zedelemeden hayata geçirilmesini de önemli ve gerekli görüyoruz. 

Bu vizyon doğrultusunda çağrı merkezi sektörünü etkileyen tüm düzenlemelerle ilgili üyeleimizin katkılarıyla detaylı çalışmalar yaparak görüş ve önerilerimizi yetkili mercilerle paylaşmayı da görev olarak görüyoruz. 43 üyesi ile sektörün % 85’ini temsil eden ÇMD olarak, sektörümüzde istihdamın sağlandığı başlıca alanlarından biri olan tele-satış ve tele-pazarlama hizmetlerimizin bahse konu düzenleme ile olumsuz etkilenmektedir. Kısaca özetlemek gerekirse; 

Derneğimize üye kurumlarımız katkılarıyla yaptığımız değerlendirmelere göre; kanun tasarısının özüne ilişkin en temel eleştirimiz; mevcutta var olan ve ilk elektronik postadan sonra reddetme hakkı olarak tanımlanan 'soft opt-in' sistemi yerine; elektronik iletilerin ilkinde dahi önceden izin alma şartı getiren “opt-out” sisteminin  getirilecek olmasıdır. Sözkonusu kanun tasarısında yükümlülüklerini yerine getirmeyen hizmet sağlayıcılarına idari para cezası verilmesi öngörülmektedir. Bu cezaların her bir işlem başına verileceği düşünülecek olursa sektöre ciddi zarar verecek idari yaptırımlarla karşı karşıya kalınacaktır. Dolayısıyla var olan düzenlemenin, reddetme hakkı ve cezai uygulamalar noktasında sağlıklı uygulanması ve yasal bir düzenlemeye dayanarak korunmasının hem tüketiciler hem de sektörler açısından yeterli ve anlamlı olacağı kanaatindeyiz. 

Bu noktada aslında tüketici ile hiçbir ticari etkileşim içerisine girmemiş firmalar ile tüketicinin iletişim bilgilerini bir şekilde temin etmiş olan firmalar ileti öncesi izin alınması açısından aynı kategoride değerlendirilmektedir. Kanaatimizce bilginin meşru şekilde kurulan ticari bir etkileşim esnasında açıkça edinilmiş olması ticari ileti gönderimi için yeterli kabul edilmelidir. 

Kanun tasarısı kapsamında ticari iletide, göndericinin tanınmasını sağlayan bilgiler ile haberleşmenin türüne bağlı olarak telefon numarası, faks numarası, kısa mesaj numarası ve elektronik posta adresi gibi erişilebilir durumdaki iletişim bilgilerin yer alması, yine haberleşmenin türüne bağlı olarak iletinin konusu, amacı ve başkası adına yapılması hâlinde kimin adına yapıldığına ilişkin bilgilere yer verilmesi öngörülmüştür. Ancak SMS içeriklerinde bu kadar uzun bilginin yer alması pratikte mümkün olmayacaktır. Bu noktada da uygun bir yönetmelikle kanun tasarısının revize edilmesi gerekmektedir. 

Diğer bir önemli husus ise; kanun tasarısında aynı göndericinin “doğrudan pazarlama, siyasi propaganda veya cinsel içerik iletimi” kapsamına girmeyen mesajlarının kullanıcıya ulaşıp ulaşamayacağı belirsiz bırakılmıştır. Yani bankaların hesap özeti veya bazı kurumların fatura bildirimini içeren mesajlarını almak isteyen, ancak aynı kurumun pazarlama amaçlı mesajlarını almak istemeyen kullanıcıların taleplerinin nasıl karşılanacağı belirsizdir. Kısa mesajın “doğrudan pazarlama” ya da “bilgilendirme” amacı ile gönderildiğine nasıl ve kimin karar vereceği belli değildir. 

Ek olarak; izin tanımı ve izni alma yöntemi kanun tasarısı içinde net olarak belirtilmediğinden farklı uygulamalar ortaya çıkabileceğinden bu karmaşanın önlenmesi için yönlendirici ek bilgiler verilmesi de faydalı olacağını düşünmekteyiz.   

Dernek olarak bu düzenlemenin, temel kaynak mevzuatlardan biri olan AB 2002/54 Direktifi Madde 13/2’de belirtilen istisnalara uygun ve dolayısıyla Avrupa Birliği üye ülkelerindeki gerçek kişiler için “soft opt-in” mekanizmasıyla uyumlu olacak şekilde düzenlenmesi, sektörün sağlıklı işleyişi ve tüketicinin ihtiyaçlarının karşılanması noktasında elzem olduğunu düşünüyoruz. Zira mevcut tasarının birinci ve temel amacının tüketicilerin haklarını korumak olmasının yanında, aynı zamanda sektörlerin verimli ve hukuka uygun bir şekilde faaliyet göstermesini de sağlamak olmalıdır. 

Çağrı merkezi sektörünün ihtiyaçları pazarın sağlıklı gelişmesi için inovatif yeni fikirleri hayata geçirmek vizyonuyla ve üye kurumlarımızın katkılarıyla çalışmalarımıza yön vermeye devam ediyoruz. Sektörün bilgi merkezi olarak sizleri haber bültenimizle doğrudan bilgilendirmeyi sürdürürken siz değerli okuyucularımızın da pozitif katkılarını her zaman bekliyoruz…

 

Metin Tarakçı

Çağrı Merkezleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı